30 Aralık 2015 Çarşamba

BİR PAYLAŞIM HİKAYESİ
Merhaba, benim adım Mehmet. 1980 yılının sıcak bir Temmuz gününde dünyanın en verimli ovalarından Büyük Menderes Ovası’nın Aydın ili Kuyucak ilçesi sırlarında kalan kısmının şöyle dağın eteklerine doğru sarmaya başladığında kurulu, bin nüfuslu bir çiftçi köyü olan, Çobanisa Köyünde doğdum. Rahmetli babamın ısrarlarına rağmen topraktan kopamayıp üniversiteyi ikinci dönemde terk ettim. Ve hala köyümde çiftçilik yapıyorum.
Çılgınca ilerleyen teknolojiye rağmen köyler gerçekten doğal kalmak için direniyor. Mesela annem benim doğum günümü ay, gün olarak değil de doğayla bilir. ‘Benim oğlum pamuk çapalama zamanında doğdu’ der. Baharın geldiğini takvimden değil, gece baykuşların, gündüz de kumruların ötmeye başlamasından biliriz. Evet, elektrik, araba, internet, televizyon vb. köylerde de artık olmazsa olmazlar arasında neredeyse.  Ama, hiç olmazsa insan ilişkileri ve gıda konusunda köyde yaşamak çok büyük şans.
Aydın Ovası muhteşem bir doğaya sahip. Bulunduğumuz yerde maviyle yeşilin uyumlu birleşimi olmadığı için görüntü olarak muhteşem diye tanımlayamayız belki ama toprağına emek verirsen dört mevsimin dördünde de sana vermeyeceğim demez asla. 
Heredot Aydın için şöyle demiş:'' Bizim, yeryüzünde bildiğimiz, en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimi''  İnsanı diksen bizim buraların toprağına, insanıda yetiştirir.

Herkesin ya evinin bahçesinde ya da tarlasının bir köşesinde, her mevsim sofrasını boş koymayacak, meyve ve sebze bahçesi mutlaka vardır. Yazın yazlık, kışın kışlık her şeyimiz olur. Hem de ne olur bir bilseniz. O domatesin ve salatalığın kokusu, o biber ve patlıcanın közlemesi, o karpuzun suyu, ıspanağın marulun yaprakları, kendiliğinden çıkan ısırgan otunun mucizevi faydaları. Nerde buluruz köyümüzden başka.

Ama herkes sahip olsada bunlara, ancak kendimize yetecek kadar ya da birazcık daha fazlasını ekip dikiyoruz. Kolay kolay hiç kimse satmak için sebze yapmaz bizim köyde. Ama fazlasını da kimseden kıskanmayız. Kentten, şehirden, eş dost gelir, boş göndermeyiz asla. Paylaşırız güzelliklerimizi. 
Bizim sofraları ilk tecrübe eden arkadaşlarımız sormadan edemez bu güzellikleri nereden sağladığımızı. Aldıkları cevap belli ‘bahceden, benimbahceden’.

Yine böyle bir gün sofrada arkadaşlarımızdan biri, iç çekerek ‘keşke bizimde böyle ürünler üretebilme, arkadaşlar sorduğunda benimbahceden diyebilme şansımız olsa’ dedi. Bende ‘gel arkadaşım tarlanın şu köşesine de sen ek, biç’ dedim. Ya, olur mu? Yapabilir miyim? falan derken oldu. Bahçemizin bir köşesini, arkadaşımıza tahsis ettik. Ondan duyan bir başkası ''bende istiyorum'' dedi. Bir başkası ''lütfen bana da bir bahçe yap'' dedi. Bir iken, üç oldu. Üç iken beş oldu. Beş, altı, sekiz, on derken çoğaldıkça çoğaldı. Tabi bahçe işleriyle uğraşmak, bir şeyler üretmek öyle kolay değil. Sonuçta canlıyla uğraşıyorsunuz. Hemde yüzlerce canlı. Düşünsenize 50 metrekare bahçede onlarca, yüzlerce fide ve hepsi birer canlı. 

Evinde cam kenarında yada balkonda veya salonun bir köşesinde çiçek yetiştiren hanımlar çpk daha iyi bilir. Onlarda birer canlıdır. İlgi ister, emek ister, sevgi ister. Çocuk yetiştirir gibi ilgilenmek ister. Arkadaşlar bir süre sonra ilgilenemez oldular bahçeleriyle. Ya da şehir dışından arkadaşlarımız da kendi bahçelerinde yetişen, doğallığına güvenebilecekleri ürünlere sahip olmak istediler. İşte bu aşamada, bahçeleriyle benim ilgilenmemi ve emeğimin karşılığında bana ücret ödemeyi teklif ettiler. 
Doğallığından emindiler çünkü kendi bahçelerinden ne çıkarsa, toprak onlara ne verirse, ona sahip olacaklar. Benim birim alandan en fazla ürünü alarak kazancımı en yüksek seviyeye taşıma gibi bir derdim olmadığı için kimyasal gübre ve ilaç kullanarak doğanın dengesini bozmaya ihtiyacım yok. Bahçe sahibinin bahçesinden ne oluyorsa onu gönderiyordum ve emeğimin karşılığını da zaten alıdığım için daha fazlasına ihtiyacım olmuyordu.

Sonrasında arkadaşlardan birisi ''bahçemiz var, birde şu dünyada dikili bir ağacımız olsa fena mı olur?'' dedi. Fena mı olur, aksine şahane olur dedik ve Dikili Bir Ağacım Olsun projesini hayata geçirdik. İsteyene portakal, isteyene zeytin, isteyene nar ve isteyene incir ağacı tahsis ettik.
  
İşte benimbahceden.com, böyle bir paylaşım hikayesinin meyvesi olarak hayata adım attı. Günümüzde unutulan ve unutturulan tatları tekrar isteyenlere kavuşturmaya başladı. Ve kendimize bir söz verdik. Asla ve asla yetiştiremediğimiz yada bizim iklimimize uymayan ürünleri yetiştirmek için doğaya müdahale etmeyeceğiz. Asla ve asla, yaz ürünlerini kışın, kış ürünlerini yazın üretmeye çalışmayacağız. Asla ve asla seralarda suni yollarla üretim yapmayacağız. Ve asla ama asla yıllık ciro hedefimiz olmayacak. Tek hedef daha çok mutluluk, daha çok sağlık. www.benimbahceden.com şimdi emekliyor. Ayağa kalktığında kendi sebze meyvesini, kendi bahçesinden isteyen herkese ulaşarak, insanlarla büyük mutluluklar paylaşacak.

Sağlıkla, doğayla kalın.

12 Nisan 2015 Pazar

SORUMLU ÇİFTÇİ SORUMLU TÜKETİCİ

Tarımsal üretimde kimyasal madde kullanamdan yapılan tarıma organik tarım adını veriyoruz. Organik Tarımda amaç, toprağı zenginleştirerek, havanın kirlenmesini engellemek, doğal su kaynaklarının korunmasını sağlamak, bitkilerin hayvanların ve insanların sağlığını koruyarak en kaliteli ve en doğal tarımsal ürünleri elde etmektir.
Günümüzde bilinçsizce kullanılan kimyasal gübreler ve ilaçlar yüzünden doğanın ekolojik dengesi bozulmaktadır buna bağlı olarak toprakların verimlilikleri azalmakta, ve kimyasal gübre ve ilaçlar yüzünden yetiştirilen ürünlerin nitrat ve nitrit seviyeleri yükseldiğinden dolayı insan sağlığınıda olumsuz yönde etkilemektedir. Organik Tarım sayesinde kimysallarla bozulan ekolojik dengeyi tekrar kurmak ve topraklarımızın verimliliğini arttırarak üretimlerimizden yüksek verim sağlamak bizim elimizdedir.

8 Nisan 2015 Çarşamba

SENİN BAHÇEN

DÜNYANIN EN VERİMLİ OVALARINDAN BÜYÜK MENDERES OVASINDA BULUNAN TARLALARIMIZDAN SİZE DE 50 M2 LİK BİR BAHÇE TAHSİS EDELİM. BU BAHÇEYE MEVSİME UYGUN SİZİN İSTEĞİNİZE GÖRE SEBZE VE MEYVELER DİKELİM.
DOMATES, PATLICAN, BİBER,BAMYA,BÖRÜLCE,SOĞAN,LAHANA,KARNABAHAR,TURP,TAZESOĞAN,MARUL,KARPUZ,KABAK,FASÜLYE, YETERKİ AYDIN DA YETİŞTİREBİLECEĞİMİZ BİR ÜRÜN OLSUN. 
BÜTÜN İŞÇİLİKLERİ SİZİN İÇİN BİZ YAPALIM. İSTEDİĞİNİZ ANDA BAHÇENİZİN VE MAHSÜLLERİNİZİN KONTROLUNU İSTER İNTERNETTEN İSTER BAHÇENİZDE CANLI CANLI YAPIN. 
MAHSÜLLERİNİZ OLGUNLAŞTIĞINDA SİZİN BELİRLEDİĞİNİZ PERİYOTLARDA İSTER SİZE GÖNDERELİM. İSTERSENİZ DEĞER VERDİĞİNİZ KİŞİLERE KENDİ BAHÇENİZİN ÜRÜNLERİNİ HEDİYE EDİN. KENDİ BAHÇENİZDEN KENDİ ÜRÜNLERİNİZ.

6 Nisan 2015 Pazartesi

PEKMEZİN FAYDALARI

Pekmez yüksek şeker içeriği sebebiyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Özellikle vücudun günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum ihtiyacının büyük kısmını karşılar.

200 gram pekmez, kalori açısından bin 150 gram süte, 300 gram ekmeğe ya da 350 gram ete eşdeğer.

Özellikle üzüm pekmezinin içinde doğal olarak bulunan glikoz ve früktoz, vücutta hemen emilerek kana karışmakta ve metabolizmada enerjiye dönüşmektedir.

Vücutta kan yapımında kullanılması, enerji vermesi, iştah açması pekmezin belirgin özelliklerindendir. Gebelikte bebek gelişimi ve anne adayları için çok faydalı bir besindir. Ayrıca mide, bağırsaklar ve böbrekler üzerinde olumlu etkileri vardır. Damar sertliğini gidermekte faydalıdır ve kan dolaşımını kolaylaştırır.

Sabahları içeceğiniz iki yemek kaşığı pekmez, vücudunuz için çok değerli ve çok önemli olan 2 miligram demir, 80 miligram kalsiyum ve 58 kcsal enerji ihtiyacını karşılar.

Havalardaki ani soğuma ile birlikte soğuk algınlığına bağlı enfeksiyonların sayısı artmaktadır, Uzmanlar böyle havalarda vücudunuzun sıcaklık dengesini korumak için pekmez tüketmenizi tavsiye ediyorlar.


Üzüm sağlıklı ve lezzetli yaz meyveleri arasında her zaman başköşededir.

Üzümün içeriğinde bol miktarda Resveratrol isimli antioksidandan ve antosiyanin yapısındaki fenolik maddeler bulunması ona olağanüstü bir güç katmaktadır.

2 Nisan 2015 Perşembe

NAR EKŞİSİNİN FAYDALARI

¨ Dişeti kanamalarına iyi gelir,
¨ Kellik tedavisinde oldukça etkilidir,
¨ Tansiyonu yüksek olanlar için faydalıdır,
¨ Tansiyonumuzu olumlu bir şekilde düzenler,
¨ Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur,
¨ Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır,
¨ Enerji verir yorgunluğu giderir,
¨ İdrar söktürücü etkisiyle toksin atılımını sağlar,
¨ Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur,
¨ Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller,
¨ Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır iyi bakterilerin artmasını sağlar,
¨ İshali (diare) önler tedavide destek sağlar,
¨ Ciltte olumlu katkısı vardır pürüzsüz görünüm sağlar,
¨ Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır,
¨ Böbrek yaralarına karşı tatlı narın bol bol yenilmesi,
¨ Göz ağırısına karşı ekşi nar taneleri mercimek ve gül suyundan oluşan karışımın göz kapakları üzerine yarım saat konması,
¨ Göz kaşıntısında nar usaresinin pişirilerek süzüldükten sonra hazırlanan ılık sıvının sürme şeklinde göze sürülmesi,
¨ Dış basura karşı ekşi nar ile sirkeden kellik tedavisinde ise ekşi nar ile zeytinyağından oluşan bir terkibin kullanılması,
¨ Kalp çarpıntısına karşı nar tanelerinin dövülerek damıtılmış suyla şurup halinde içilmesi,
¨ Romatizma ağrılarının hissedildiği eklem ve uzuvlara nar şırası sürüldüğünde ağrı kesici özelliği bulunmaktadır.
¨ Bayılmalara karşı nar şerbeti içilmelidir. Tatlı nar suyu ses kısıklığı ve zatürreye karşı şifalıdır.
¨ Yağ yakıcı özelliği vardır. Özellikle bel bölgesinde incelmeye yardımcıdır.

1 Nisan 2015 Çarşamba

ZEYTİN Mİ YİYORSUNUZ, KİMYASAL MI?

Sevgili dostlar; her sabah soframıza koyduğumuz zeytinler gerçekten saf ve dogal mı? Bunu anlamak aslında çok kolay.
Zeytin eger normalden daha sarı yani yeşil tonunu tamamen kaybetmiş altın sarısı ise, zeytine limon sıkmadıgınız halde ekşimsi bir tat var ise, zeytini yediginizde agzınızda hafif bir zeytin acılıgı hissetmiyorsanız o zeytinler kostikle tatlandırılıp, limontuzu ile renklendirilip ekşitilmiştir. Siyah zeytinlerde hic kahverengilik yoksa ve hepsi kömür gibi simsiyah ise gıda boyasıyla boyanmış demektir.
Saglık bakanlıgı gıda kodeksine gore bu kimyasalları kullanmak yasal oldugu için en güvenilir zeytin markaları da bu kimyasalları kullanmakta ama buna ragmen tamamen dogal diyerek tüketiciye sunmaktadır.
www.benimbahceden.com da hicbir zeytin ürününe tuz haricinde katkı maddesi kullanılmamaktadır.
Zeytin çok tüketilen bir gıda oldugu için bu konuda saglıgı sizin için önemli olan dostlarınızı bilgilendirin

28 Mart 2015 Cumartesi

TARHANA VE SAĞLIK

Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Temiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarhananın içinde bulundurduğu çeşitli liflerden dolayı yüksek kolesterol, kalp krizi, kolon kanseri, obezite, yüksek tansiyon, hemoroid ve damar hastalıklarının azaltılmasında etkili olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Temiz, tarhanada bulunan proteinlerin vücut için gerekli olan bazı aminoasitleri bolca ve dengeli olarak içerdiğini belirterek, ''Tarhana, vücudumuzun mikroplara karşı dirençli olması açısından önemli olan vitaminler ve mineraller yönünden zengindir. Tarhanada özellikle B vitaminleri bol miktarda bulunur. Kepeği uzaklaştırılmamış undan yapılan tarhanalardaki B vitaminleri içeriği kepeksiz undan veya göceden (kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday) yapılan tarhanalara göre daha yüksektir. Kalsiyum, demir ve çinko ise tarhanada bol bulunan minerallerdir'' dedi.
Gıdalarla alınan proteinlerin vücuda yararlı olabilmesi için ilk aşamada mide ve bağırsaklarda sindirilerek aminoasitlere kadar parçalanması gerektiğini kaydeden Temiz, ''Aminoasitler bağırsaklardan kolayca emilir ve vücuda yarar sağlar. Sindirilemeyen proteinler ise dışkıyla dışarı atılır ve vücut bu proteinlerden yararlanamaz. Tarhananın bileşimine yoğurt ve bitkilerden kaynaklanarak dahil olan laktik asit bakterileri tarhanadaki proteinleri belli ölçülerde aminoasitlere parçalayarak tarhanayı sindirimi kolay gıda şekline dönüştürür. Böylece aminoasitler tarhana ile vücuda hazır olarak girerler ve bağırsaklardan kolayca emilerek vücuda yarar sağlar. Buna bağlı olarak tarhananın besleme değeri artmış olur'' diye konuştu.
Proteinlerin sindiriminin özellikle bebekler ve yaşlılar için çok önemli olduğuna işaret eden Temiz, bebeklerde sindirim enzimlerinin yetersiz olduğunu, yaşlılarda ise sindirim enzimlerinin çalışmasının yavaşladığını, bu nedenle tarhananın bebekler ve yaşlılar için tüketimi özendirilecek, sindirimi kolay besleyici bir gıda olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Temiz, tarhananın buğday unu veya göce adı verilen kepeksiz buğday yarmasına yoğurt, maya, domates, biber ve soğan gibi çeşitli sebzelerle nane, dereotu ve çörtük gibi çeşitli aromalı otlar ve tuz eklenip yoğrularak elde edilen hamurun 1-5 gün süreyle fermantasyona bırakılması ve ardından kurutulmasıyla elde edilen sağlıklı, sindirimi kolay, beslenme değeri yüksek ve dayanıklı geleneksel bir fermente Türk gıdası olduğunu söyledi.
Tarhananın Türk kavimleri tarafından çok eski çağlarda üretilip tüketildiğinin tahmin edildiğini kaydeden Temiz, Orta Asya'dan göç eden Türklerle birlikte Anadolu'ya geldiğini ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de İran ve Irak gibi imparatorluğa yakın komşu doğu ülkelere ve Rumeli üzerinden Macaristan ve Yunanistan gibi batı ülkelerine yayıldığının kabul edildiğini belirtti.
Temiz, Türklerle ırk yakınlığı bulunan Macarların tarhanayı Macaristan'a ve Finlandiya'ya kadar taşıdıklarını belirterek, bugün Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan ve Mısır gibi Yakındoğu ülkelerinde ''kishk'', İran ve Irak'ta ''kushik'' veya ''kushuk'', Türkistan'da ''göce'', Yunanistan'da ''trahanas'', Macaristan'da ''tahonya'', Finlandiya'da ise ''talkhuna'' ismiyle tarhanaya çok benzeyen gıdalar üretildiğini bildirdi.
Bileşimine katılan maddeler ve üretim tarzındaki değişiklikler nedeniyle tarhananın bölgelere göre çeşitlilik gösterdiğini kaydeden Temiz, genellikle İzmir, Manisa ve Burdur yöresinde yapılan un tarhanasının büyük bir kazanın dibine ''tarhana otu'' adı verilen aromalı otun yerleştirilmesiyle yapıldığını söyledi.
Ege Bölgesi'nin farklı yörelerinde üretilen un tarhanalarına tarhana otu yerine nane, un yerine irmik konulduğunu, un ve maya karışımına mercimek ve nohut da eklenebildiğini belirten Prof. Dr. Temiz, Tokat, Sinop, Edirne ve Tekirdağ gibi bazı illerde süt, un ve yumurta karıştırılarak ''sütlü tarhana'' yapıldığını ifade etti.
Temiz, Kahramanmaraş ve köylerine özgü firiğin (yarı kurumuş tarhana) özellikle çocuklar tarafından ceviz içiyle birlikte çiğ olarak tüketildiğini, tamamen kurutulmuş tarhananın ise kış boyunca çorbalık ve çerez olarak değerlendirildiğini söyledi.

27 Mart 2015 Cuma

Kuru Elma

Kuru elma besin değeri dışında nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Lifli olduğu için bağırsakları temizler. Karaciğerinden şikâyet edenler, romatizmalılar ve hatta şeker hastaları bile faydalanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir ve baş ağrılarına iyi gelir.

25 Mart 2015 Çarşamba

Kurutulmuş Biber ve Faydaları

Birçok çeşidi ve rengi ile biber, sofralarımızın vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Dolmalık biber, sivri biber, çarliston biber, cin biber gibi çeşitleri; sarı, kırmızı, yeşil gibi renkleri olan biber yaş olduğu kadar kurutulmuş olarak da severek tüketilmektedir. 

Biberin acı ve tatlı olmak üzere iki farklı sınıflandırması daha mevcuttur. Biber içerdiği vitaminler ile beslenmemize çok büyük katkılar ilave eder. Biberin içeriğindeki C, P veK vitaminleri damarları yumuşatıp genişletmekte, toksinlerden arınmayı kolaylaştırmaktadır. Bolca beta karoten içeren biber ayrıca tüm çeşitleri ile iyi bir anti oksidan grubu teşkil etmektedir.

 Etkili bir iştah açıcıdır. Mideye de faydaları söz konusu olup, mideyi kuvvetlendirir, mide tembelliğini giderir. Kurutulmuş biber elde etmek için öncelikle biberlerinizi seçin ve yıkayın. Biberleri saplarından iplikle birleştirin. Biberleri, yorgan iğnesine geçirdiğiniz ipliğe de dizebilirsiniz. 

Biberlerin arasında boşluk bırakmaya gayret edin. İpe dizilmiş biberleri bol ışıklı ancak direkt güneş almayan bir ortamda kurumaya bırakın. Biberleriniz dolmalık biber ise, sapları ve arkasından tohumları çıkarın. Açık olan kısımları aşağı gelecek şekilde ipe dizin ve kurumaya bırakın. 

Kurutulmuş biberin farklı şekillde tüketilmesi mümkündür. Salatalara direkt olarak katılabilir; kızartma şeklinde yenebilir; dolması yapılabilir.  Kurutulmuş biber, her şekilde gayet lezzetli bir seçenek teşkil edecektir. Biberin bedenimiz üzerindeki sayısı faydalarından yararlanmak için ister kurutulmuş ister yaş her şekilde tüketilmesi gerekmektedir.

 Yaş tüketilecek ise biberin yaz sebzesi olduğu unutulmamalı, mevsimi dışında taze biber tüketimi tercih edilmemelidir. Acı biber çeşitleri lezzet patlaması anlamına gelmekle beraber, ülser, gastrit ve reflü gibi rahatsızlıkları olanların doktor izni olmadam acı bibere sofralarında çok yer vermesi önerilmemektedir. 



22 Mart 2015 Pazar

ZEYTİN ÜRETİMİ

Zeytinin en iyisini biz üretiriz. Çünkü biz fabrikatör değil ÇİFTÇİYİZ!!!Sizin için üretecek olduğumuz zeytinlerin sadece tatlandırma aşamasında değil ürünün yetiştiği ağaç daha fidan iken ilgilenmeye başlıyoruz.

 Ağaç büyürken, meyve vermeye başlarken, yazın sıcakta kışın soğukta her an emeğimizi veriyoruz.Unutmayın yıl boyunca alınan siparişlerin sadece %20 fazlasını üretiyoruz. 

Mutlaka son sipariş tarihine kadar siparişinizi verin. Bir yıllık ihtiyacınızı sipariş edin isterseniz parça parça belli periyotlarda ulaştıralım isterseniz hepsini birden.

21 Mart 2015 Cumartesi

www.benimbahceden.com UYARI

BENİMBAHCEDEN.COM' DA ÜRÜN KALİTE VE DOĞALLIĞINDAN ÖDÜN VERMEMEK İÇİN SINIRLI MİKTARADA SADECE SİPARİŞ ÜZERİNE, KİŞİYE ÖZEL ÜRETİM YAPILMAKTADIR. BU SEBEPTEN SİPARİŞ EDECEĞİNİZ ÜRÜNÜN SON SİPARİŞ VE ÜRÜN TESLİM TARİHLERİNE DİKKAT ETMENİZİ VE BİR YILLIK İHTİYACINIZI SİPARİŞ ETMENİZİ TAVSİYE EDERİZ. SİPARİŞLERİNİZİ İSTERSENİZ BELİRLEYECEĞİNİZ PERİYOTLARDA BELİRLEDİĞİNİZ MİKTARLARDA (örn:20kg zeytin siparişinizi ayda 5 kg) GÖNDERİYORUZ, İSTERSENİZ HEPSİNİ TEK SEFERDE.

20 Mart 2015 Cuma

1 Aylık Mevsim Heybesi

DÖRT HAFTA BOYUNCA HER SALI BİRBİRİNDEN NEFİS VE BİRİBİRİNDEN DOĞAL ÇEŞİT ÇEŞİT YAZ SEBZE VE MEYVESİYLE DOLU BU PAKET KAPINIZA GELİYOR.

HEPSİ SİZİN İÇİN ÖZEL ÜRETİLEN DOMATESTEN BİBERE, PATLICANDAN BÖRÜLCEYE, NELER NELER. KENDİ BAHÇEMİZDEN, KENDİ ELİMİZDEN.

UNUTMAYIN BÜTÜN ÜRÜNLER İÇİN FİDANLAR DAHİ SİZİN İÇİN SADECE SİZİN İÇİN DİKİLECEĞİNDEN SON SİPARİŞ TARİHİNE KADAR SİPARİŞİNİZİ VERİN.

YAZ HEYBESİ İÇERİĞİ: KARPUZ PATLICAN, UZUN PATLICAN, ACI BİBER, TATLI BİBER, KAPYA BİBER, OTURAK DOMATES, SIRIK DOMATES, ERİK DOMATES, SALATALIK, BAMYA, ENDAZE BÖRÜLCE, BEYAZ BÖRÜLCE, SÜT MISIR.

18 Mart 2015 Çarşamba

Çanakkale Şehitlerimizi Saygıyla Anıyoruz...

Çanakkale Sehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Ruhları şadolsun. Heredot "bizim yeryüzünde bildigimiz en güzel gökyüzünün altı ve en iyi iklim" demis AYDIN için. Bu topraklarda üretim yapabiliyorsam MUSTAFA KEMAL ATATURK ve Silah arkadaşları sayesinde oldugunu biliyorum ve Bu kutsal haftada sitemize 18-28 mart tarihlerinde uye olan 10 şanslı uyemize dogal ürünlerden oluşan paketlerimiz bizden hediye.www.benimbahceden.com

16 Mart 2015 Pazartesi

CENNET HURMASININ FAYDALARI

Birçok vitamin türünü içeren Cennet hurmasının sağlık açısından önemli bir meyve olduğu belirtildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asım Kadıoğlu, Trabzon hurmasının (Diospyros Kaki) dünyada iyi bilinen, üzerinde çok araştırma yapılan bir bitki türü olduğunu belirtti. Trabzon hurmasının meyvelerinin olgunlaşmadan yenil(e)memesi, olgunlaştığında ise yumuşaması ve muhafaza ömrünün azalmasının tüketim ve pazarlanmasındaki en önemli sorunlar olduğunu ifade eden Kadıoğlu, “Trabzon hurması olarak bilinen bu meyve türünün üretimi özellikle İsrail’de çok yaygınlaşmıştır. Bu meyve, birçok vitamin türünü içermesi nedeniyle sağlık açısından önemli bir bitkidir” dedi.
Trabzon hurmasının özellikle A vitamini ve karbonhidratlarca zengin olduğuna dikkati çeken Kadıoğlu, şöyle devam etti: “Bu meyvenin 100 gramında 14-20 gram arasında vitamin bulunmaktadır. Yine 100 gramda 0.7 gram protein ve 0.4 gram yağ da içermektedir. 100 gramda 20-25 miligram arasında C vitamini ile riboflavin, niasin ve tiamin gibi bazı B vitamini çeşitleri de bulunmaktadır. Ayrıca mineral madde içeriği bakımından zengin olduğu, özellikle potasyum, kalsiyum ve fosforu en yüksek oranlarda ihtiva ettiği yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur.”
Kadıoğlu, Trabzon hurmasının birçok hastalığa da faydalı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Yapılan tıbbi araştırmalarda özellikle kalp-damar, sindirim sistemi hastalıklarına iyi geldiği, bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği, sindirim sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceği belirlenmiştir. Ayrıca zayıflama, 100 gramda 0.3 miligram demir ihtiva etmesi nedeniyle kansızlığın, A, B, C vitaminlerini ihtiva ettiğinden dolayı da vitamin eksikliğinin tedavisinde kullanılabilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda,kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürücü özelliğinin olduğu da tespit edilmiştir.”

15 Mart 2015 Pazar

GERÇEK BALI NASIL ANLARIZ?

Son günlerde bal reklamları çoğaldı ve piyasada normal balın değerinin çok altında fiyatlarla ballar meydana çıktı. Uzmanlar bu ucuz ballara güvenilmemesi gerektiğini söylüyorlar. Peki bal sahte mi gerçek mi bir tüketici olarak nasıl anlayabiliriz?
 Öncelikle bal kavonozunun "üzerinde bal kodeksine uygundur," ifadesi yer almalıdır. İçindekiler kısmında glikoz gibi maddeler yer almamalıdır....
Bal buzdolabında şekerleniyorsa gerçektir. Balın kesafeti (yoğunluğu) çok, akışkanlığı sürekli olmalıdır, kesik kesik akan bal sahtedir. Çiçek balı hızlı, çam balı ise daha yavaş akar, Gerçek bal kaşıkla alındığı zaman kesintisiz gelir. Buzdolabında yaklaşık bir ay bekleyen balın krem ya da tereyağ kıvamına gelmesinin balın hakiki olduğunu gösteriyor.
SAHTE BAL İLE GERÇEK BALI AYIRMANIN YOLLARI
Gerçek bal, soğuk ortamlarda şekerlenir; sahte bal şekerlenmez.
Gerçek balın çok özel, esans gibi hafif bir kokusu vardır. Balı keserken, saklama kabını açıp kapatırken bu koku daha yoğun algılanır.
Gerçek bal, glikozlu bala göre daha koyu kıvamdadır.
Gerçek bal, şerbet gibi aşırı tatlı değildir. Glikozlu bal daha tatlıdır. Bal ağza alındığında birkaç tür tat alınır. Yapay ballarda düz, tek bir tat olur.
Ucuz balda mutlaka şeker ve türevi maddeler vardır.
Bazı üreticiler şekerden elde edilen ürüne, süzme çam balı karıştırıyor. Çam balı ucuz olduğu için bu işte kullanılıyor.
Balı dolapta bekletme yöntemi doğru değildir. Yapısı itibarıyla her zaman nemi çeker. Üzerinde tabaka oluşur. Sonra kristalleşir. Bal olmayan ürünler bu özelliği göstermez.
Arı, tatlı olan her şeyi tüketir. Bazı üreticiler arıya, mısır şurubu, glikoz, reçel, üzüm şurubu ve pekmez vs. verir. Böyle bir balın reçelden farkı yoktur.
Arıcı birliklerinin paketlediği ballar tercih edilmeli. Arıcılar birliğinin paketleme tesislerinden alınacak bal en güvenilir baldır.
Gerçek balın dış görünümü ceviz kabuğu veya buna benzer grinin tonlarında olur. Glikoz katkılı ballar ise daha açık tonda beyaz renkte olur.
Gerçek bal, kekik, keven çiçeklerinin çeşitlerine göre açık mor, sarı, hafif kırmızı veya buzlu cam renklerinde veya bu renklerin değişik tonlarında olabilir. Glikozlu ballar ise açık cam renginde ve daha şeffaf olur.
Bir kaşığa bal koyup ateşe tuttuğunuzda gerçek bal oldukça akışkan olur, dayanıklıdır geç yanar; glikoz balı ise çabuk yanar ve kömürleşir.
Aynı ölçek iki kaba tam süzülmüş gerçek bal ve glikozlu bal koyup ağırlıklarını karşılaştırdığınızda, gerçek bal çok daha ağır gelir.
Düzenli bir şekilde tüketildiğinde gerçek bal şeker hastalarında, şeker değerini sadece birkaç puan artırır. Ancak aynı miktarda tüketilen glikozlu bal şeker hastalarını komaya dahi sokabilir.

bahceler

13 Mart 2015 Cuma

İYİ TARIM UYGULAMALARI NEDİR?

Çağımızın gerektirdiği tempolu yaşamla birlikte, artan gelir düzeyi ve eğitim seviyesi, güvenli gıda tüketiminin de önemini arttırmıştır. Tüketiciler direk tükettikleri tarımsal ürünler başta olmak üzere, satın aldıkları tüm gıda ürünlerinin güvenliğinden emin olmak ister hale gelmiştir. 

Bu bilinçle, gerek doğrudan tarımsal ürünlerin, gerekse işlenmiş gıdaların güvenle üretildiğinin garantisini tüketicilere sunabilmek için, birtakım sistemler ve standartların oluşturulması ihtiyacı kaçınılmaz olmuştur.

Bu amaca yönelik olarak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), tarım ürünleri dış ticaretinde "Hayvan ve Bitki Sağlığı" konusunda uluslararası standartların korunması amacıyla gıda güvenliğine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı bir anlaşma oluşturmuştur. Sağlık ve Bitki Sağlığı Önlemleri Anlaşması (Sanitary and Phytosanitary Measures - SPS Agreement)'nın ilki gıdada Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP - Hazard Analysis Critical Control Points), diğeri ise tarımsal üretimde uygulanmak üzere "İyi Tarım Uygulamaları (İTU)" anlamına gelen GAP (Good Agricultural Practices)'tir. 

Dünya Gıda Teşkilatı (FAO) da İyi Tarım Uygulamaları (İTU)'nın prensipleri üzerine çalışmalar yapmıştır. Son olarak, Avrupa Birliği ülkelerindeki büyük perakendeciler bir araya gelerek Avrupa Perakendeciler Ürün Çalışma Grubunu (EUREP) oluşturmuşlar ve 1999 yılında yaş meyve ve sebzede iyi tarım uygulamalarının esasları ile ilgili EUREPGAP (Avrupa Perakendeciler Ürün Çalışma Grubu İyi Tarım Uygulamaları) Protokolü'nü hazırlamışlardır.

9 Mart 2015 Pazartesi

Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)

Kendi türünden ya da kendi türü dışındaki bir canlıdan gen aktarılarak bazı özellikleri değiştirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara "Genetiği değiştirilmiş organizma" (GDO) deniyor. Ticari kaygılar yüzünden tarım ürünlerinde ilk olarak domates genleriyle oynandı. Bioteknoloji şirketleri tarım ilacı azalacak, üretim maliyeti düşecek yüksek verim küçük çiftçiyi zengin edecek söylemleriyle, genleriyle oynadıkları tohumları 1990'lı yılların ortasında ülkelere soktular.
1996'da 6 ülkede 1.7 milyon hektarlık bir alanda başlayan GDO'lu ekim, günümüzde 25 ülkede 125 milyon hektarlık alanda yapılıyor. En son Mısır bu ülkelere katılırken, Tazmanya GDO'lu üretim projesini erteledi, Yunanistan ise GDO'lu mısır ithalatı yasağını 2 yıl uzattı.
GDO'LAR NEDEN ZARARLI?
1. İnsan sağlığı
Alerjik reaksiyona neden oluyor.
Antibiyotik direncini zayıflatıyor.
Toksik etki yaratıyor.
2. Ekosistem
Normal ve organik tarımı tehdit ediyor.
Ne kadar uzak alanda olursa olsun rüzgar ve arılar yoluyla organik ürünlere de bulaşıyor.
GDO'lu tarım yapılan alanlardaki haşereleri yiyen kuşların türü tükeniyor. Canlı türleri açısından tehdit.
Bioçeşitliliği yok ediyor. GDO'lu ekinler, tozlaşma yoluyla aynı türden akrabalarının da genlerini değiştirebiliyor.

6 Mart 2015 Cuma

UYANIK TAŞRALI
Size tekrar merhaba diyebilmenin mutluluğuyla, derdimi anlatabilmek için, düşüncelerimi  yazmak istedim.
Önce ki yazılarımı okumayan dostlar için hikayeyi kısaca özetlemek istiyorum.
Aydın’ın Kuyucak ilçesine bağlı bin kusur nüfuslu bir çiftçi köyü olan Çobanisa Köyü’nde çiftçilik yapıyorum. Hızla ilerleyen teknolojinin gıda ürünlerine de musallat olmasıyla beraber köy yaşamı bir  ayrıcalık oldu. Çok şanslıyım. Sağlığım için, çocuklarımın sağlığı için en önemli faktör olan gıda ürünlerinin en tazesini, en güvenilirini tüketiyorum her gün. En taze ve en güvenilir, çünkü kendim üretiyorum. Soframda ne olduğunu biliyorum tüm gerçekliğiyle. Tabi ki kendimize fazla gelenleri eşimizle dostumuzla paylaşıyoruz ama ya ulaşamadıklarımız! Onlar biliyor mu ne tükettiklerini. Kendilerine, en doğalı diye çok güvenilir ve hijyenik diye televizyonlarda sunulan ürünlerin, üretim aşamalarından ne kadar haberdarlar. En basitinden meyve suyu. Tamamen doğal, yüzde yüz meyve denilen marka meyve suları, köyümde yetişen meyvelerin en hurdasından, pazara çıkmayacak şekilde olanından yapıldığının bilincinde mi? Hayır, değil. Ya da marketlerde, pazarlar da kendilerine sunulan ve her sabah sofraya taşınan zeytin nasıl tatlandırılıyor biliyorlar mı? Hayır, bilmiyorlar. Hele o fabrikadan çıkmış gibi sebze ve meyvelere ne demeli? Neler kullanılıyor da o renk ve standartta üretiliyorlar.
İşte bunları dert ettim kendime. Ben, eşim, çocuklarım ve köylüm bu tehlikelerden korunabilirken şehirdeki dostlarımız niye bu şiddete maruz kalıyor. Onların da bizim gibi sağlıklı ve doğal besinlere ulaşmaya hakkı var. Aldatılmaya değil.
Keşke insanlara ulaşıp onlara birer bahçe tahsis edebilsem, keşke insanlar bana ihtiyaçlarını iletebilse de ben onlar için yetişebildiğim kadar üretim yapabilsem de insanlar, ne yiyip içtiğini bilseler, hatta belki bu ürünlerin üretim sürecine bir yerinden ortak olmak bile isteyebilirler diye düşüne düşüne www.benimbahceden.com projesine hayat vermeye karar verdim. Ve yaptım da. Ha bunu yaparken hiç mi ticari kaygım yoktu? Tabiki ticari kaygımda var. Doğaldır ki benim de karşılamam gereken ihtiyaçlarım var.
İşte asıl dertli olduğum nokta burada başlıyor. www.benimbahceden.com u insanlara tanıtmaya başladığımda çok olumlu yorumlar aldım. Ama bir dostumuz ‘’uyanık taşralı mantığı değilse güzel bir proje’’ diye yorumlamış. Kendisine teşekkür ediyorum. Belki başkaları da uyanıklık diye düşünüyor olabilir ve bu sayede kendimi anlatabilirim.
Eğer amacım sadece birşeyler satmak olsaydı başka şeylerde satabilirdim yada gıda ürünleri satan çoğu firma gibi kim, nerde, ne üretiyorsa gider pazardan ordan burdan toplar sizlere görmediğim bilmediğim halde, vay çok doğal vay çok taze falan filan diye sunardım. Evet sunduğum ürünler belki gerçekten tazedir, belki gerçekten doğaldır ama sonuçta görmedim nasıl üretildiğini. Ya bir tek üretici bir tek ürüne, kullanmaması gereken bir tek kimyasal kullandıysa. Ve o bir tek ürünü bilmedende olsa bir çocuğa sunduysam. Ben bunu yapamam. Kendi tüketeceğimi alırım ama başkasına sunacağım ürüne kendi elim değmemiş ise veremem.

Ben istiyorum ki insanlar yediği domatesin dibine bir tas olsun su döksün yetişirken. Ben istiyorum ki bir biber fidanı toprakla ilk buluştuğunda nasıl boynunu büküp toprağa seriliyor ve sonrasında toprak onu kabul edip nasıl ayaklandırıyor görsün, ben istiyorum ki insanlar layık olduğu güzelliklere ulaşsın.


HAYDİ TOPRAĞA
Şehirler tüketimin merkezi. Şehir nüfusu arttıkça tüketici
sayısı ve tüketim miktarı artıyor.
Şehirli insan topraktan uzaklaştıkça üretime ve üretmenin
verdiği mutluluğa yabancılaşıp uzaklaşıyor.  
En temel ihtiyacımız olan gıdanın kaynağından ıraklaşıyor.
En kötüsü yediklerimizin nasıl, ne şartlarda ve ne kadar
üretileceğinin kararını başkalarına bırakıyoruz.
Biz ne istersek onu değil, satıcılar ne dayatırlarsa onu
tüketiyoruz umursamazca.
Oysa kendimize ve çocuğumuza azıcık değer vererek
tükettiğimiz ürünlerin üretim sürecine bir yerinden dahil olmak, soframıza
koyduğumuz, çocuğumuza yedirdiğimiz gıdanın nasıl üretildiğini anlamak öyle
sandığımız gibi zor değil.
Sizden istediğimiz biraz heyecan, biraz emek, biraz sevgi ve
biraz da sabır.
Benimbahceden.com olarak kendi bahçesinde kendi ürünlerini
yetiştirmek isteyen ama bir karış toprağım yok diyen herkese tarlamızdan hiçbir
karşılık beklemeden bir bahçe ayırıyoruz. Tek şartımız kendi üretiminizi
kendiniz yapacaksınız.
Her zaman ilgilenemem diyorsanız, masraflarımızın biraz
üstünde bir ücretle bahçenize biz bakacağız.


as


5 Mart 2015 Perşembe

BİR PAYLAŞIM HİKAYESİ

BİR PAYLAŞIM HİKAYESİ
Adım Mehmet. 1980 yılının sıcak bir Temmuz gününde dünyanın en verimli ovalarından Büyük Menderes Ovası’nın Aydın ili Kuyucak ilçesi sırlarında kalan ova şöyle dağın eteklerine doğru sarmaya başladığında kurulu bin nüfuslu bir çiftçi köyü olan Çobanisa Köyünde doğdum. Rahmetli babamın ısrarlarına rağmen topraktan kopamayıp üniversiteyi ikinci dönemde terk ettim. Ve hala köyümde çiftçilik yapıyorum.
Çılgınca ilerleyen teknolojiye rağmen köyler gerçekten doğal kalmak için direniyor. Mesela annem benim doğum günümü ay, gün olarak değil de doğayla bilir. ‘Benim oğlum pamuk çapalama zamanında doğdu’ der. Baharın geldiğini takvimden değil, gece baykuşların, gündüz de kumruların ötmeye başlamasından biliriz. Evet, elektrik, araba, internet, televizyon vb. köylerde de artık olmazsa olmazlar arasında neredeyse.  Ama, hiç olmazsa insan ilişkileri ve gıda konusunda köyde yaşamak çok büyük şans.
Aydın Ovası muhteşem bir doğaya sahip. Görüntü olarak muhteşem diyemeyiz belki ama toprağına emek verirsen dört mevsimin dördünde de sana vermeyeceğim demez asla. İnsanı diksen bizim buraların toprağına insanıda yetiştirir.
Herkesin ya evinin bahçesinde ya da tarlasının bir köşesinde her mevsim sofrasını boş koymayacak meyve ve sebze bahçesi mutlaka vardır. Yazın yazlık, kışın kışlık herşeyimiz olur. Hem de ne olur bir bilseniz. O domatesin ve salatalığın kokusu, o biber ve patlıcanın közlemesi, o karpuzun suyu, ıspanağın marulun yaprakları, kendiliğinden çıkan ısırgan otunun mucizevi faydaları. Nerde buluruz köyümüzden başka.
Ama herkes sahip olsada bunlara ancak kendimize yetecek kadar ya da birazcık daha fazlasını ekip dikiyoruz. Kolay kolay hiç kimse satmak için sebze yapmaz bizim köyde. Fazlasını da kimseden kıskanmayız. Kentten şehirden eş dost gelir boş göndermeyiz asla. Paylaşırız güzellikleri. Bizim sofraları ilk tecrübe eden arkadaşlarımız sormadan edemez bu güzellikleri nereden sağladığımızı. Aldıkları cevap belli ‘bahceden, benimbahceden’.
Yine böyle bir gün sofrada arkadaşlarımızdan biri iç çekerek ‘keşke bizimde böyle ürünler üretebilme arkadaşlar sorduğunda benimbahceden diyebilme şansımız olsa’ dedi. Bende ‘gel arkadaşım tarlanın şu köşesine de sen ek, biç’ dedim. Ve öyle de yaptık.
İşte benimbahceden.com böyle bir paylaşım hikayesinin meyvesi olarak hayata adım attı. Şimdi emekliyor. Ayağa kalktığında kendi sebze meyvesini kendi bahçesinden isteyen herkese ulaşarak insanlarla çok büyük mutluluklar paylaşacak.

Sağlıkla, doğayla kalın.

1 Mart 2015 Pazar

BAL VE YARARLARI

Doğal Tatlandırıcı: Çayınızı, kahvenizi şekerli içiyorsanız, pastane işi tatlılardan vazgeçemiyorsanız ve bunlara ek olarak kilo şikayetiniz varsa tatlandırıcı olarak doğal balı deneyebilirsiniz. Doğal bal rafine şekere (beyaz veya esmer şeker) göre daha fazla şeker içermesine rağmen rafine şekere göre çok daha sağlıklı bir şeker kaynağıdır.
Yaralar: Artık deride meydana gelen kesikler, yanıklar için modern antiseptik sular, gazlı bezler ve merhemler var ancak bunlara ulaşabileceğiniz bir yerde değilseniz ve elinizin altında bal varsa yaranın üzerine sürerek mikroplara karşı koruma sağlayabilir ve yaranın daha hızlı iyileşmesine yardımcı olabilirsiniz. Yara iyileşene kadar her 12 saatte bir balı tazelemeyi unutmayın.
Antioksidanlar: Bitki kaynaklı besinlerde bulunan ve en etkili antioksidanlar arasında gösterilen “polifenoller” bakımından zengin olan bal çeşitli hastalıkların önünü açan serbest radikalleri nötralize ederek koruma sağlar. Diyabet nedeniyle kan şekerini kontrol altında tutmanız gerekmiyorsa rafine şeker yerine bal tüketerek kanser, kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarının görülme riskini azaltabilirsiniz.
Enerji: Efor gerektiren egzersizler sırasında yeterince enerjik olmadığınızı düşünüyorsanız 1 yemek kaşığı bal size istediğiniz enerjiyi sağlayabilir. Fruktoz ve glikoz içeriğinin yanı sıra antioksidanlar bakımından da zengin olan bal enerji çikolataları, karbonhidrat tozu veya enerji içeceklerinin yerine doğal bir enerji kaynağı olarak tüketilebilir.
Öksürük: Öksürüğü geçirmek için etkili bir çözüm sunan balı sıcak suya 2-3 çay kaşığı ekleyerek tüketebilirsiniz. Ancak uzmanlar balı 1 yaşından küçük bebekler için kesinlikle önermiyor. Bunun nedeni balın nadirde olsa bebeklerde görülen ve ciddi bir gıda zehirlenmesi olan botulizme yol açması.
Kolesterol: Bal “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL kolesterolü düşürmek için doğal bir alternatif olarak tüketilebilir. Bu konuda yapılan çalışmalarda düzenli olarak bal yemenin toplam kolesterolü ortalama %5 oranında düşürdüğü belirtiliyor.
Reflü: Reflüsü olanların hem mide asidini dengelemek hem de ağrıları hafifletmek için sık sık kullandığı yöntemlerden biri de bal ve sirke karışımıdır. Ancak balın reflüye iyi geldiği konusunda yapılmış bir bilimsel araştırma bulunmuyor. Reflünüz varsa bal yiyerek ağrıları önlemeyi denemek size kalmış.
Cilde Faydaları: İltihabı önleyen ve bakterileri temizleyen yapısı nedeniyle bal yüzde meydana gelen sivilce tedavisi için önerilen doğal ürünler arasında ilk sırada gelmektedir. Ballı yüz maskeleri sivilce, akne oluşumunu tetikleyen bakteri birikimini engellerken mevcut sivilcelerin daha kısa sürede iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca nemi hapsederek cildin daha yumuşak olmasını sağlar.

27 Şubat 2015 Cuma

KURUTULMUŞ AYVANIN FAYDALARI

Çocukların gelişiminde çok büyük bir rol oynayan ayva, sinir sistemine de çok iyi geliyor. Mide ve bağırsakları zararlı mikroplardan koruyarak hazımsızlık gibi sorunları önlüyor. Kuru bir cildiniz veya sağlıksız tırnaklarınız varsa, ayva bu konuda da derdinize deva olabilir.

Özellikle kış aylarında bol bol ayva tüketiniz. Ayrıca nezle ve ishale de çok iyi gelen ayvayı komposto olarak bolca tüketebilirsiniz. İçerdiği vitamin ve minarelerle kalp ve damar hastalıklarından koruduğu, varisi önlediği ve varis tedavisine yardımcı olduğu, cinsel gücü artırdığı bildirilmektedir. Kandaki kötü kolesterolü düşürerek damar sertliğinden korur.

Ayva hoşafı ağızdaki yaraların iyileşmesini hızlandırır. Tereyağında pişirilen ayva, balgamı söker, kronik öksürüğe, solunum sistemi hastalıklarına ve bronşite iyi gelmektedir.

23 Şubat 2015 Pazartesi

SALÇANIN FAYDALARI

Salçanın sağlığa en önemli katkısı ise içerdiği likopenden kaynaklanmaktadır.
Likopen sebze ve meyvelerde doğal olarak bulunan karetenoid ailesine ait bir pigmenttir (dokulara renk veren madde).
İnsan vücudu likopen üretemez. Likopenin % 85`i domates ve domates ürünlerinde (salça, ketçap vs.) bulunmaktadır.
Üstelik domates ürünleri taze domatesten çok daha büyük likopen kaynaklarıdır.
Çünkü ısı likopenin etkinliğini arttırır.
Isıl işlemden geçen domates ve biber ürünleri gerçek birer likopen deposudur.
Likopen son yıllarda yapılan çalışmalar ile prostat kanserine iyi gelen tek şey olarak belirlenmiştir.
Bunun yanında, kolon, rahim ve göğüs kanserini önlemede ve de yaşlıların bağışıklık sistemini güçlendirmede likopenin etkisi ispatlanmıştır.
Likopen aynı zamanda antioksidan bir madde olduğu için hücreleri serbest radikallerin hasarından korumakta, hücreler arasında bağları güçlendirmekte, cildi korumakta ve yaşlanmayı geciktirmektedir.

21 Şubat 2015 Cumartesi

NEDEN BİZ?

NEDEN BİZİ SEÇMELİSİNİZ?
1)ÇÜNKÜ; BİZ  SADECE ZENGİNLERİN DEĞİL HERKESİN DOĞAL ÜRÜNLERE ULAŞMASINI İSTİYORUZ.
2)ÇÜNKÜ; BİZİM İŞİMİZ TİCARET DEĞİL, İŞİMİZ  ÇİFÇİLİK. SİZİN ÜRETİM YAPMANIZA ZEMİN OLUYORUZ.
3)ÇÜNKÜ; BİZ KENDİMİZE VE ÇOCUĞUMUZA  YEDİRMEDİĞİMİZ HİÇBİR ÜRÜNÜ SİZE SUNMUYORUZ.
4)ÇÜNKÜ; BİZ YAZ GÜNÜNDE YÜN KAZAK GİYMEKLE KIŞ GÜNÜ DOMATES YEMEK ARASINDA FARK OLMADIĞINI BİLİYORUZ.
5)ÇÜNKÜ; BİZ KOLUNA TAKACAĞI EL YAPIMI SAAT İÇİN İKİ YIL BEKLEYEN İNSANLARIN SAĞLIKLI BESİNLER İÇİN ÜÇ AY BEKLEMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ.
6)ÇÜNKÜ; BİZ ÜRETTİKLERİMİZİ SATMAK DEĞİL SİZİN İÇİN ÜRETMEK İSTİYORUZ.
7)ÇÜNKÜ; BİZ BİREYLERİN SADECE TÜKETİCİ OLMALARINI DEĞİL ÜRETEN TÜKETİCİLER OLMASINI ÜRETİME KATILMALARINI  İSTİYORUZ.
8)ÇÜNKÜ; BİZİM AMACIMIZ TİCARET DEĞİL İNSANLARLA GÜZEL ŞEYLER PAYLAŞMAK.

19 Şubat 2015 Perşembe

BENİM BAHÇEDEN.COM NEDEN KURULDU?

BEN AYDIN’IN KUYUCAK İLÇESİNE 3 KM MESAFEDE KARADAĞ’IN ETEKLERİNDE KURULU OLAN ÇOBANİSA KÖYÜNDE ÇİFTÇİLİK YAPIYORUM. SON ZAMANLARDA TELEVİZYONDA OLSUN İNTERNETTE OLSUN HER YERDE GÖRMEYE BAŞLADIĞIMIZ DOĞAL ÜRÜN, ORGANİK ÜRÜN REKLAMLARI VE ARDINDAN İŞTE ŞURADAN SERTİFİKALI BURADAN DENETLEMELİ HİJYENİK ORTAMLARDA ELDEĞMEDEN ÜRETİLDİ YALAN VE YAPMACIKLARINDAN BIKTIĞIM ZAMANLARDA ŞÖYLE DÜŞÜNDÜM.
BEN SADECE REKLAMLARINA MARUZ KALIYORUM. YA KENTTEKİ İNSANLAR ÇOCUKLAR ONLAR BU ÜRÜNLERE ÇOK YÜKSEK PARALAR ÖDEYEREK KANDIRILIYOR. NİYE ONLARDA BENİM GİBİ DOĞAL BAKIN ORGANİK FALAN FİLAN DEMİYORUM. DOĞAL ŞEYLERE NİYE SAHİP OLMASINLAR Kİ.
İŞTE BU DÜŞÜNCEYLE BENİMBAHÇEDEN.COM HAYATA BİR ADIM ATTI.
BENİM BAHÇEDEN.COM DA ELİMİZİN DEĞMEDİĞİ ÜRÜNÜ SİZ DEĞERLİ DOSTLARIMIZA VERMİYORUZ.HER ÜRÜNE ELİMİZ DEĞİYOR,SEVGİMİZ DEĞİYOR. SİZE ÜRÜN DEĞİL SEVGİMİZİ VERİYORUZ DEĞER VERİYORUZ. BİZ ÜRETMİYOR SİZİN ÜRETİMİNİZE HİZMET EDİYORUZ.
NEDEN BİZİ SEÇMELİSİNİZ?
1)BİZ ; SADECE ZENGİNLERİN DEĞİL HERKESİN DOĞAL ÜRÜNLERE ULAŞMASINI İSTİYORUZ.
2)BİZ; İŞİMİZ TİCARET DEĞİL, İŞİMİZ  ÇİFÇİLİK. SİZİN ÜRETİM YAPMANIZA ZEMİN OLUYORUZ.
3)BİZ; KENDİMİZE VE ÇOCUĞUMUZA  YEDİRDİĞİMİZ DOĞALLIKTAKİ ÜRÜNLERİ HERKESE ULAŞTIRMAK İSTİYORUZ.
4)BİZ; YAZ GÜNÜNDE YÜN KAZAK GİYMEKLE KIŞ GÜNÜ DOMATES YEMEK ARASINDA FARK OLMADIĞINI BİLİYORUZ.
5)BİZ; KOLUNA TAKACAĞI EL YAPIMI SAAT İÇİN İKİ YIL BEKLEYEN İNSANLARIN SAĞLIKLI BESİNLER İÇİN ÜÇ AY BEKLEMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ.
6)BİZ; ÜRETTİKLERİMİZİ SATMAK DEĞİL SİZİN İÇİN ÜRETMEK İSTİYORUZ.
7)BİZ; BİREYLERİN SADECE TÜKETİCİ OLMALARINI DEĞİL ÜRETEN TÜKETİCİLER OLMASINI ÜRETİME KATILMALARINI  İSTİYORUZ.
8)BİZ; AMACIMIZ TİCARET DEĞİL İNSANLARLA GÜZEL ŞEYLER PAYLAŞMAK.

17 Şubat 2015 Salı

ÜCRETSİZ TADIMLIK

ÜRETİMİNİ YAPTIĞIMIZ,OLUŞUMUNDA EMEĞİMİZ OLAN HER ÜRÜNDEN,ZEYTİNYAĞINDAN KURUTULMUŞ SEBZE VE MEYVELERE,YEŞİL SİYAH ZEYTİNDEN SALÇA SİRKE VE TURŞUYA KADAR HER ÜRÜNÜMÜZDEN TÜM ÜYE OLAN DOĞAL VE GERÇEK ORGANİK ÜRÜN SEVDALISI DOSTLARIMIZA ÜCRETSİZ TADIMLIKLAR GÖNDERİYORUZ,SADECE ÜRÜNLERİ ÜCRETSİZ GÖNDERMEKLE KALMIYOR KARGO ÜCRETİNİ DE KARŞILIYORUZ.
AMACIMIZ HER ZAMAN SÖYLEDİĞİMİZ VE SÖYLEYECEĞİMİZ GİBİ TİCARET DEĞİL,FARKINDALIKTIR...
ORGANİK DOĞAL VE KATKISIZ ÜRÜNLERİN TADININ KOKUSUNUN VE GÖRÜNÜŞÜNÜN NEYE BENZEDİĞİNİ BİLİN GÖRÜN VE TADIN İSTİYORUZ.
İSTER TELEFON NUMARAMIZDAN BİZE DİREKT ULAŞARAK,İSTERSENİZ DE SİSTEMİMİZE MAİL ATARAK İSTEDİĞİNİZ ÜRÜNÜMÜZDEN TADIMLIK ALABİLİRSİNİZ
KAPINIZA KADAR TESLİM EDECEĞİZ VE BİR KURUŞ DAHİ TALEP ETMEYECEĞİZ
 www.benimbahceden.com DAİMA TÜM İNSANLARIMIZA HİZMET VE FARK YARATMAK İÇİN VAROLACAKTIR
HEMEN BİZE ULAŞIN VE HEMEN BENZERSİZ TADLARDAKİ ÜRÜNLERE SİZDE ULAŞIN TADIN VE AFİYETLE YEYİN

15 Şubat 2015 Pazar

MUCİZE SU

EVET BEN ÜZÜM SUYUNA MUCİZE SU DİYORUM. NEDEN Mİ? ÜZÜM SUYU GERÇEKTEN BİR MUCİZE. ÜZÜMÜ SIKTIKTAN SONRA DOĞAL BAKTERİLERİN ONA ULAŞMASINA FIRSAT VERİRSENİZ SALATALARDA KULLANABİLECEĞİNİZ HARİKA SİRKELER OLUŞUR. ÜZÜM SUYUNU KAYNATIRSANIZ HER DERDE DEVA KIŞ KAHVALTILARININ BAŞTACI ÜRÜNLERDEN OLAN PEKMEZ ELDE EDERSİNİZ. EĞER ÜZÜMÜ SIKTIKTAN SONRA ONU KENDİ DOĞASIYLA BAŞBAŞA BIRAKIRSANIZ İÇİMİNE DOYAMAYACAĞINIZ NEFİS EV YAPIMI ŞARAPLAR ELDE EDERSİNİZ.

BİZE VERECEĞİNİZ SİPARİŞLE SİZİN İÇİN ÖZEL OLARAK ÜRETECEĞİMİZ ÜZÜMLERDEN İSTER SİRKE, İSTER PEKMEZ, İSTERSENİZDE EV YAPIMI ŞARABA SAHİP OLABİLİRSİNİZ.

100lt ÜZÜM SUYUNDAN 7 lt NEFİS EV YAPIMI PEKMEZ

100lt ÜZÜM SUYUNDAN 60 lt NEFİS EV YAPIMI ŞARAP

100lt ÜZÜM SUYUNDAN 60 lt NEFİS EV YAPIMI SİRKE ELDE EDEBİLİRSİNİZ.

ÜZÜMLERİN ÜRETİMİNDEN HASATINA, SIKILMA AŞAMASINDAN DÖNÜŞTÜRMESİNE KADAR İSTEDİĞİNİZ HER AŞAMADA BİZE KATILABİLİRSİNİZ. İNANIN Kİ BU SAYEDE HEM ÜRÜNLERDEN ALACAĞINIZ TAT KATLANARAK ARTACAKTIR HEM DE YENİ DENEYİMLERE SAHİP OLACAKSINIZ.

GELİN SİZLERDE BU DOĞAL MUCİZEYE HEM TANIK HEM DE SAHİP OLUN...

DİKİLİ BİR AĞACIM OLSUN

ŞU DÜNYADA DİKİLİ BİR AĞACIM BİLE YOK DİYENLERDEN MİSİNİZ?
AĞAÇ SAHİBİ OLMAK ÇOCUK SAHİBİ OLMAK GİBİDİR. EMEK İSTER, SEVGİ İSTER, SABIR İSTER, SONUCUNDA DA TAHMİN EDİLEMEZ BİR MUTLULUK VERİR. GELİN SİZE BİR AĞAÇ TAHSİS EDELİM. SİZİN OLAN BİR AĞAÇ. MESELA BİR ZEYTİN AĞACI. İSTERSENİZ YENİ BİR FİDAN DİKELİM İSTERSENİZ  MEVCUTTA BULUNAN  AĞAÇLARDAN BİRİ SİZİN OLSUN.  BU AĞACIN BÜTÜN BAKIMINI BİZ YAPALIM... İSTEDİĞİNİZ HER AN GELİN AĞACINIZIN GÖLGESİNDE HUZUR BULUN. GELİN BERABER SUYUNU VERELİM, BERABER KÖKLERİNİ HAVALANDIRALIM, EMEK VERELİM, SEVGİ VERELİM Kİ ALACAĞINIZ ÜRÜNÜN TADINI HİÇ BİR YERDE BULAMAYIN.
HASAT ZAMANI GELDİĞİNDE İSTER BERABER HASAT EDELİM İSTER BİZ YAPALIM. MUTFAĞINIZDA, SOFRANIZDA KENDİ MAHSÜLÜNÜZ OLSUN. PAZARDAN ALDIĞINIZ HERHANGİ BİR ÜRÜN DEĞİL SİZİN OLAN BİR ÜRÜN.
TEK YAPMANIZ GEREKEN DİKİLİ BİR AĞACIM OLSUN SEKMESİNDEN FORMU DOLDURUP ONAYLAMAK. SONRASINDA SİZE AĞACIN BULUNDUĞU PAFTA, PARSEL VE İSİM BİLGİLERİNİ İÇEREN KONTRATI SİZE EN YAKIN ZAMANDA ULAŞTIRACAĞIZ.

SENİN BAHÇEN

DÜNYANIN EN VERİMLİ OVALARINDAN BÜYÜK MENDERES OVASINDA BULUNAN TARLALARIMIZDAN SİZE DE İSTEĞİNİZE GÖRE 50 VEYA 100 M2 LİK BİR BAHÇE TAHSİS EDELİM.
BU BAHÇEYE MEVSİME UYGUN SİZİN İSTEĞİNİZE GÖRE SEBZE VE MEYVELER DİKELİM.
DOMATES, PATLICAN, BİBER,BAMYA,BÖRÜLCE,SOĞAN,LAHANA,KARNABAHAR,TURP,TAZE SOĞAN,MARUL,KARPUZ,KABAK,FASÜLYE, YETERKİ AYDIN DA YETİŞTİREBİLECEĞİMİZ BİR ÜRÜN OLSUN.
BÜTÜN İŞÇİLİKLERİ SİZİN İÇİN BİZ YAPALIM.
İSTEDİĞİNİZ ANDA BAHÇENİZİN VE MAHSÜLLERİNİZİN KONTROLUNU İSTER İNTERNETTEN İSTER BAHÇENİZDE CANLI CANLI YAPIN.
MAHSÜLLERİNİZ OLGUNLAŞTIĞINDA SİZİN BELİRLEDİĞİNİZ PERİYOTLARDA İSTER SİZE GÖNDERELİM
İSTERSENİZ DEĞER VERDİĞİNİZ KİŞİLERE KENDİ BAHÇENİZİN ÜRÜNLERİNİ HEDİYE EDİN. 
KENDİ BAHÇENİZDEN KENDİ ÜRÜNLERİNİZ.
HEMDE EN DOĞALI EN UCUZU.
BÖYLE BİR HEYBE DOLUSU MİS GİBİ MEYVE VE SEBZE HER HAFTA MUTFAĞINIZDA!!

ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞI

Bir zeytin ağacı çok uzun ömürlü olup 200 ila 2000 yıl kadar yaşayabilir.Bu gün birçok Akdeniz ülkesinde 2000 yıllık zeytin ağacı vardır. Bu nedenle zeytin ağacının adı mitoloji ve botanikte "ölümsüz ağaç" tır. Zeytin dalı öteden beri "barışın simgesi" olarak algılanmıştır. Zeytin; Kutsal kitaplarda ismi geçen çok özel gıdalardandır.
Son zamanlarda kanser ile mücadelede önemli rol oynadığı belirtilen köpekbalığından çıkartılan sgualene adlı madde sızma zeytinyağında bol miktarda bulunur. Günde 100 cl. Zeytinyağı tüketimiyle bir köpekbalığı kıkırdağından alınacak kadar sgualene alınır. 
 
Zeytinyağı kanser lezyonlarını önlemede çok önemli rol oynar.
Zeytinyağı hücreleri korur. Zeytinyağının içinde bulunan Oleiprine adlı madde sayesinde hücreler yenilenir.
Zeytinyağın en sağlıklısı Sızma olanıdır.
Zeytinyağı doğal bir ilaç gibidir.
Yiyeceğin yanı sıra merhem olarak da kullanılan zeytinyağı; tahrişin neden olduğu acı ile yanmayı giderici ve yumuşatıcı özellikleri olan bir losyondur da.
Zeytinyağı, derinin foliküllerine penetre olabildiği için, gerek internal gerekse eksternal dokuların yara veya ve enfeksiyonlarına karşı da faydalıdır.
Sindirim sistemini etkiler; ister soğuk olsun, ister sıcak olsun zeytinyağı mideyi çepeçevre koruyucu bir tabakayla sararak mide asidini azaltır.
Gastrit ve ülsere karşı korumada etkin yardım sağlar. Hazmı en kolay olan zeytinyağı besinlerin bağırsaklar tarafından çok daha iyi emilmesini sağlayarak bağırsakların çalışmasını düzenler.
Isıtılmış olsun ya da olmasın, zeytinyağı gastrit asiditeyi azaltabilmektedir.
Tahriş giderici etkileri azaltarak ülsere karşı koruma sağlar. Bağırsaklardan yiyecek geçişini kolaylaştırmak suretiyle konstipasyona engel olur.
Zeytinyağı safra kesesinin kon traksiyonlarını (kasılma) ve safra salgılanmasını uyararak safra taşı oluşum riskini azaltır, hazmı kolaylaştırır. Dalakta taş oluşumunu önler.
Sarılığa ve karaciğer sancılarına iyi gelir. Oruç tutanlar, sahurda bir çorba kaşığı zeytinyağı içerse safra kesesi ve bağırsakları rahatlatacaktır.
Sabah kahvaltıdan önce alınan 1 veya 2 çorba kaşığı zeytinyağı, basit kronik kabızlığa iyi gelir. Basur şikâyetlerini giderir çiğ olarak içilebilir.
Anne sütünde de bulunan E vitamini ve oleik asit içeriği ile zeytinyağı, normal kemik gelişimine katkıda bulunur.
İçinde bol miktarda bulunan A-D ve E vitaminleri ile Anne karnında ve doğumdan sonra bebeğin beyninin olduğu kadar, genel olarak sinir sisteminin gelişimini de desteklediğinden, gebe ve emziren annelerde özellikle önerilen tek yağdır.
Akdeniz diyetinde önerilen tek yağ çeşidi" ZEYTİNYAĞI" dır.
Zeytinyağı yaşlanmanın, hem genel olarak doku ve organlar, hem de beyin fonksiyonları üzerinde ki etkilerini geciktirmektedir.
Yüksek tansiyonu düşürür; yaprakları ve dallarından çay yapılır içilirse insan sağlığına diğer katkılarının yanında kan şekeri seviyesinin düşmesine yardım eder.
Çok eskiden beri halk arasında ağrı, romatizma, burkulma ve adale incinmelerinde; zeytinyağı sürülerek tedavi oluna gelinmiştir.
Kötü kolesterol LDL`yi azaltırken, iyi kolesterol HDL`yi artırır.
Kalbimizin dostu zeytinyağı, hayvansal yağların tersine kandaki kolesterol miktarını ve dolayısıyla kalp krizi riskini azaltır. Kan plateletlerinin toplanmasına engel olarak kan pıhtılaşması riskini de yok eder.
Dünyada kalp hastalıklarının en az görüldüğü ülkeler, zeytinyağının yoğun olarak tüketildiği "Akdeniz "ülkeleridir.
İçerdiği linoleik asit yüzdesi nedeniyle anne sütüne benzeyen zeytinyağı, inek sütüne katıldığında anne sütüne yakın değer elde edildiği bilinmektedir.
Yaşamın temel koşulu, vücut hücrelerinin sürekli olarak kendilerini yenileyebilmeleridir. Çocukluk ve gençlik dönemlerin de çok hızlı olan hücre yenilenmesi, yaş ilerledikçe azalır ve yavaşlar.
Beslenme ile yaşlanma arasında güçlü bir ilişki vardır. Besinler vücudumuzda enerjiye çevrilirken oksidan denilen bazı maddeler açığa çıkar.
Hücre gelişimini olumsuz yönde etkileyen oksidanlar, yaşlanma sürecini de hızlandırır. Antioksidan adı verilen bazı maddeler ise, oksidanların olumsuz etkisini ortadan kaldırır. Başta E vitamini olmak üzere çok sayıda antioksidan madde içeren "zeytinyağı" hücreleri yeniler, doku ve organların yaşlanmasını geciktirir.
Zeytin üretiminin yoğun olduğu Akdeniz ülkelerinde çok eskiden beri sütü kesilen anneler, yağsız inek sütüne biraz zeytinyağı katarak bebeklerine verip bu eksiliğini gidermeye çalıştığı söylenir.
İçerdiği zengin E, A, D ve K vitaminleri ile her yaştaki çocuğun gerekli ihtiyacına yanıt verir.
İçinde bulunan bakır, manganez gibi minerallerde kemik gelişiminde çok olumlu etkiler sağlıyor.Bu vitaminler kemiklerin doğal gelişimine ve mineralleşmeye yardımcı olup, güçlenmesini hızlandırır. Her yaştaki insan için yararlıdır.
Zeytinyağı sağlık ve güzellik iksiridir. Cilde ve saçlara çok faydalıdır. Cildi besler, korur ve yumuşatır.
Beslenme uzmanları, son yıllarda diyabet rahatsızlıklarının arttığını belirterek diyette önerilen tek yağın bitkisel yağlar olduğunu, bunların içindede tek önerilen yağın "zeytinyağı" olduğunu belirtirler.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan bir başka sorun da, kireçlenmedir. Aralarında kalsiyumun da bulunduğu bazı mineraller, kireçlenmeyi önler. Zeytinyağı, bu minerallerin vücuttaki etkisini artırarak kireçlenmeye karşı önemli bir rol oynar.
Antioksidan maddeler içermesi nedeni ile diğer yağlara göre yüksek sıcaklıklarda bile daha dayanıklıdır ve bu özelliğine bağlı olarak kızartmalarda kullanılabilecek en sağlıklı yağdır.
Zeytinyağı, ekmek, pasta, kek, bisküvi vb gibi fırında pişen mamullere lezzet verir, bu tip gıdaların kurumasını önler.
Zeytin ağacının dalları, yaprakları ve reçinesi olduğu kadar, yağıda yıllardır ilaçların bileşimlerinde yer alan doğal maddelerden birisidir, doğal bir ilaçtır.
Zeytinyağı yaşlanmanın, hem genel olarak doku ve organlar, hem de beyin fonksiyonları üzerinde ki etkilerini geciktirmektedir.
Zeytin ve zeytinyağı, içlerinde bulunan linoleik asitten (omega-6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler ve gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı besinlerdir. Linoleik asidin eksikliği, gelişimin yavaşlamasına ve hatta birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olabili