27 Haziran 2018 Çarşamba

GÜVENİLİR GIDA HAYAL Mİ?

- Salatalıklar çok çekirdekli!!
- O zaman hibrit tohum salatalık yemelisin.
- Bu karpuzun rengi pek kırmızı değil,
- Kabağa aşılanmış karpuz ye.
- Kabaklar irili ufaklı olunca dolmanın görüntüsünü sevmiyorum.
- O zaman torna tezgahından çıkmış gibi gdo lu kabak ye.
- Kış da olsa domatessiz salatanın tadı olmuyor mu?
- Güneş görmeden kıpkırmızı olmaya ve sapasağlam olmaya programlanmış domates ye
           Güvenilir gıdaya ulaşmak ne kadar da zorlaştı değil mi? Peki niye böyle oldu?
           Sorumlu ya da suçlu kim? Ürünlerini yetiştirirken kimyasal girdi kullanan, ya da daha gösterişli sebzeler ya da şeyler veren hibrit ve gdo lu tohum kullanan üreticilerde mi tüm sorumluluk?
           Evet, nasıl oldu da gıda bu kadar güvenilmez hale geldi bunu konuşalım biraz.
Bu arada en sık karşılaşılan ve çözülmesi gereken en önemli sorun ne biliyor musunuz? Üretime en uzak olanlar, konu hakkında en çok bilgiye sahip olduğunu sananlar, Ve bunlara inanarak yanlış bilgiye sahip olarak yanlış kararlar veren tüketiciler.  Örnek vermek gerekirse, ekolojik pazarlar kuran ve buraların denetimini tanıtımını yapan bir dernek var. İsim vermeyeceğim. İyi şeyler güzel şeyler yapmak istiyorlar ama olmuyor bence. Ekolojik yaşamı destekleyeceğim diyorsunuz ama Pazar yerinde bir kahvaltı düzenlemişsiniz, nisan ayında domates biber var sofrada. Bu mu ekolojik yaşam, bu mu ekolojik tarım? Asıl bilgi sahipleri hep arka planda kalıyor. Ben dededen babadan yani atadan çiftçiyim. Üreticiyim. Kendi ürettiğim ürünleri pazarlamak için benimbahceden.com u kurdum. Hiçbir kimyasal girdi kullanmadan ve sadece atalık tohumlarla mevsiminde üretim yapıyorum.
Bizim için en önemlisi mevsiminde üretim ve mevsiminde tüketim. Tüketici kış mevsiminde domates istemezse üretici niye üretmek istesin ki kışın domatesi? Üstelik bin bir zahmetle. Kışın domates üretmez ve doğaya uygun zamanı beklerse üretici, niye kimyasal girdiye ya da yapay gıda ve sıcaklık gibi etmenlere ihtiyaç duysun. Tüketiciden şikayet gelmediği sürece kabakların veya patlıcanların şekilleri üretici için sorun olur mu? Tüketici salatalığın ya da karpuzun çekirdeğinden şikayetçi olmazsa üretici kullandığı tohumdan vazgeçip hibrit ya da gdo lu tohum kullanırmı sizce? Unutmayın güvenilir gıdaya ulaşmakta en önemli faktör tüketicinin kendisidir.  Biraz kafa yormak, biraz araştırmak, sadece tüketici kısmında değil biraz üretici tarafında olabilmek gerekiyor. Bir yaz tatilinde denize gidip tatilin tamamını sahilde güneşlenerek değil de bir üretici aile bulup birkaç gün onlarla zaman geçirebilirsiniz belki. Sonra bir şirket serası bulursunuz ve oraya da bir ziyaret gerçekleştirirsiniz belki de. Gerçek tohumla üretilen sebze meyve ile şirketlerin hibrit tohumlar ve türlü çeşitli kimyasallarla ürettikleri sebze şekilli endüstriyel ürünlerin farklarını gözünüzle görürsünüz. Ve o zaman üreticiye gerçek, küçük çiftçiye sahip çıkar, kabuğu nazik olduğu için ezilen domates yerine kabuğu sertleştirilerek nakliye ve raf ömrü uzatılmış domates tohumu kullanmak zorunda kalmasını engellemiş olursunuz. Salatalığın karpuzun çekirdekli olmasını, kabağın biberin irili ufaklı olmasını, patlıcanın domatesin rengini, fasulyenin barbunyanın boyunu dert etmekten vazgeçin lütfen. www.benimbahceden.com













7 Şubat 2016 Pazar



                                                           SENİN BAHÇEN


  Sevgili Dostlar merhaba,
Bu yazımızda sizlere 'Senin Bahçen' projemizi tanıtmak istedik. Benimbahceden.com olarak doğuşumuzun esas konusu olan Senin Bahçen projesinin amacı;

Doğal ve sağlıklı beslenmek, çocuklarına onlar gibi saf ve güvenilir besinler sunmak isteyen ama şehirlerde bu fırsatı pek bulamayan dostlarımızın yanlış uygulamalardan korunmasını sağlamak istiyoruz.

Çocuklarının önüne sağlıklı ve güvenilir besinler koymak isteyen anne ve babalar, belediyelerden yada özel kişi ve kurumlardan hobi bahçesi adı altında bahçeler kiralayarak, bu alanlarda sebze ve meyve yetiştirip, sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşmaya çabalamakta. Ama bu çabaları hobiden öteye geçememektedir.

İnsanlara tarım öyle bir anlatılmaktadır ki; şehir hayatından bıkıp doğal hayatın içinde olmak isteyenler süslü cümlelerle tutsak alınıp, birer bahçe kilayıveriyorlar. Asıl sorun işte şimdi başlıyor. İnsanlar kendi bahçelerine sahip olmanın hevesiyle ilk birkaç hafta, bahçelerine gidip toprakla haşır neşir oluyorlar. Daha sonrasında bahçelerine birşeyler ekip dikmek istediklerinde sorunlar başlıyor birer ikişer.

Zaten bir kaç binliradan ucuza bahçe sahibi olamazken, bu sefer fidesiydi, tohumuydu bitki besleme ürünleriydi derken bir okadar para da ziraatçılara harcama yapmak zorunda kalıyorlar. Bu sorunu da aştıktan sonra ekim dikim işleri yapılıyor. İlk hafta bakım tamam. İkinci, üçüncü hafta derken, hafta içi iş, geçim ve trafikten insanların haftasonu adım atacak hali kalmıyor. Bu hafta gitmeyelim bahçeye, bir haftadan birşey olmaz, deniliyor. Bir haftasonu demek 15 gün demek. Yaz sıcağında o bitkiler 15 gün susuzluğa dayanmıyor tabiki ve bir daha gitmeye gerek kalmıyor.

Tarım emek ister, sebze meyve yetiştirmek alınteri ve zaman harcamak ister. Tarım yapmak, tüketeceğiniz ürünleri yetiştirmek hobi olamaz. Hobi olarak pekala balkonunuzda iki kök biber, bir kök domatesin yanında bir kaç saksı yeşillik yetiştirebilirsiniz ama hobi olarak bir bahçeyi koruyamazsınız.

İşte benimbahceden.com olarak, sağlıklı ve güvenilir gıda isteyen, aynı zamanda yılda bir kerede olsa bahçesiyle ilgilenip ürünlerinden toplamak isteyenler için Senin Bahçen projesini hayata geçirdik.

Kendi bahçesinde, kendi ürünleri yetiştirilenlerin arasında yerinizi nasıl alacaksınız? Sistem nasıl işliyor?
benimbahceden.com olarak 50 ve 100 metrekare yazlık, 50 ve 100 metrekare kışlık olmak üzere iki seçenek sunuyoruz. Buraya tıklayarak 30 Mart a kadar  istediğiniz bahçeyi kiraladığınızda, sizin istediğiniz doğrultuda aşağıda listelenen ürünlerden bahçenize dikiyoruz. Bahçenizin tüm ekim dikim ve bakım işlemleri tarafımızca yapılıp haziran ayı içerisinde başlayıp, 12-15 hafta boyunca her hafta pazartesi günleri bahçenizde sizin için yetiştirdiğimiz ürünleri toplayıp, salı günü kargoya teslim ediyoruz. En az 12 hafta boyunca kendi bahçenizden mutfağınıza gelen tamamen geleneksel yöntemlerle üretilmiş birbirinden leziz sebze ve meyveler. Tabi ki istediğiniz zaman gelip kendi bahçenizle ilglenebilir ve ürünlerinizden toplayabilirsiniz.

ÜRÜN LİSTESİ
1) Domates
2) Biber
3) Patlıcan
4) Fasülye
5) Salatalık
6) Kabak
7) Dolmalık Biber
8) Acur
9) Bamya


12 Ocak 2016 Salı

www.benimbahceden.com dostlarına önemli duyuru!!! Lütfen Okuyun!!!
Sevgili dostlar, benimbahceden.com 'u kurarken kendimize verdiğimiz bir sözümüz vardı. Elimizin değmediği, alnımızın terinin olmadığı hiçbir ürünü, üretim aşamalarını görmediğimiz hiçbir ürünü yani üretmediğimiz ürünü sizlere sunmayacaktık. Bu sözümüz en önemli kırmızı çizgimiz. 9 ay gibi kısa bir sürede, bu sözümüzü tutma zamanımızın geleceğini hiç tahmin etmiyorduk. Bu yüzden, bahçe kiralayan dostlarımızın bahçeleri haricinde, kendimizce siparişlere yeteceğini düşündüğümüz kadar bir alana sebze ektik. Facebook ve İnstagram haricinde internet ortamında hiçbir reklam ve tanıtımımız olmamasına rağmen, ürünlerimizle sizlerin güvenini kazanmayı anlatamayacağım bir mutluluk içinde kazandık. İşte bugün, kuruluş sözümüzü tutmanın zamanı geldi. Bahçelerimizde yetiştirdiğimiz sebzeler artık talebi karşılayamaz oldu. Bu duruma üzülelim mi? Sevinelim mi? Bilemez olduk. Müşteri kaçırmamak için siparişleri karşılamak aslında çok kolay. Hele ki Aydın gibi bir yerde. Git başka üreticiden al, paketle ve gönder. Peki ya sözümüz. Hadi sizi kandırdık, ya kendimiz....
Pazarlardan, sebze meyve halinden yada diğer üreticilerden aldığımız ürünleri, sizlere kendi bahçemizden diye sunduğumuzda diğerlerinden ne farkımız kalacak?
İşte bu yüzden bu haftadan itibaren, yeni sebze siparişi alamayacağız. Niye mi daha fazla alanda ekim yapmadık?
Ne kadar ürün satacağımızı bilmeden üretim yapmak, yani fazladan üretim yapmak, bize daha fazla maliyet getirecekti. Fazla alanda yaptığımız kimyasalsız üretimden elde ettiğimiz, ürünleri size sunamazsak yada yeterli talebi alamazsak, normal üretim yapılan ürünlerle aynı kategoride ve aynı değerde satılacaktı. Ve bu bizi altından kalkamayacağımız maliyetlere sürükleyip zor duruma sokacaktı. Birinci senaryo böyle. İkinci senaryo ise daha kötü bizce. Doğal üretim, kimyasalsız üretim yapıyoruz diyerek normal üretim yapıp talep olmayan fazla ürünleri toptancılara satıp karlılığımızı sürdürecektik. Karlılığımız devam edecek çünkü kiyasallar sayesinde daha az alandan daha çok miktarda ürün alacaktık.
Yaz sebze ve meyve sezonuna daha hazırlıklı gireceğiz. Ama önceliğimiz sipariş aldığımız kadar üretim yapmak olacak. Hayalimizdeki dürüst üretimin yapılabilmesinin tek yolu bu. Kim için, hangi ürünü, ne miktarda üreteceğimizi bilmeliyiz.

30 Aralık 2015 Çarşamba

BİR PAYLAŞIM HİKAYESİ
Merhaba, benim adım Mehmet. 1980 yılının sıcak bir Temmuz gününde dünyanın en verimli ovalarından Büyük Menderes Ovası’nın Aydın ili Kuyucak ilçesi sırlarında kalan kısmının şöyle dağın eteklerine doğru sarmaya başladığında kurulu, bin nüfuslu bir çiftçi köyü olan, Çobanisa Köyünde doğdum. Rahmetli babamın ısrarlarına rağmen topraktan kopamayıp üniversiteyi ikinci dönemde terk ettim. Ve hala köyümde çiftçilik yapıyorum.
Çılgınca ilerleyen teknolojiye rağmen köyler gerçekten doğal kalmak için direniyor. Mesela annem benim doğum günümü ay, gün olarak değil de doğayla bilir. ‘Benim oğlum pamuk çapalama zamanında doğdu’ der. Baharın geldiğini takvimden değil, gece baykuşların, gündüz de kumruların ötmeye başlamasından biliriz. Evet, elektrik, araba, internet, televizyon vb. köylerde de artık olmazsa olmazlar arasında neredeyse.  Ama, hiç olmazsa insan ilişkileri ve gıda konusunda köyde yaşamak çok büyük şans.
Aydın Ovası muhteşem bir doğaya sahip. Bulunduğumuz yerde maviyle yeşilin uyumlu birleşimi olmadığı için görüntü olarak muhteşem diye tanımlayamayız belki ama toprağına emek verirsen dört mevsimin dördünde de sana vermeyeceğim demez asla. 
Heredot Aydın için şöyle demiş:'' Bizim, yeryüzünde bildiğimiz, en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimi''  İnsanı diksen bizim buraların toprağına, insanıda yetiştirir.

Herkesin ya evinin bahçesinde ya da tarlasının bir köşesinde, her mevsim sofrasını boş koymayacak, meyve ve sebze bahçesi mutlaka vardır. Yazın yazlık, kışın kışlık her şeyimiz olur. Hem de ne olur bir bilseniz. O domatesin ve salatalığın kokusu, o biber ve patlıcanın közlemesi, o karpuzun suyu, ıspanağın marulun yaprakları, kendiliğinden çıkan ısırgan otunun mucizevi faydaları. Nerde buluruz köyümüzden başka.

Ama herkes sahip olsada bunlara, ancak kendimize yetecek kadar ya da birazcık daha fazlasını ekip dikiyoruz. Kolay kolay hiç kimse satmak için sebze yapmaz bizim köyde. Ama fazlasını da kimseden kıskanmayız. Kentten, şehirden, eş dost gelir, boş göndermeyiz asla. Paylaşırız güzelliklerimizi. 
Bizim sofraları ilk tecrübe eden arkadaşlarımız sormadan edemez bu güzellikleri nereden sağladığımızı. Aldıkları cevap belli ‘bahceden, benimbahceden’.

Yine böyle bir gün sofrada arkadaşlarımızdan biri, iç çekerek ‘keşke bizimde böyle ürünler üretebilme, arkadaşlar sorduğunda benimbahceden diyebilme şansımız olsa’ dedi. Bende ‘gel arkadaşım tarlanın şu köşesine de sen ek, biç’ dedim. Ya, olur mu? Yapabilir miyim? falan derken oldu. Bahçemizin bir köşesini, arkadaşımıza tahsis ettik. Ondan duyan bir başkası ''bende istiyorum'' dedi. Bir başkası ''lütfen bana da bir bahçe yap'' dedi. Bir iken, üç oldu. Üç iken beş oldu. Beş, altı, sekiz, on derken çoğaldıkça çoğaldı. Tabi bahçe işleriyle uğraşmak, bir şeyler üretmek öyle kolay değil. Sonuçta canlıyla uğraşıyorsunuz. Hemde yüzlerce canlı. Düşünsenize 50 metrekare bahçede onlarca, yüzlerce fide ve hepsi birer canlı. 

Evinde cam kenarında yada balkonda veya salonun bir köşesinde çiçek yetiştiren hanımlar çpk daha iyi bilir. Onlarda birer canlıdır. İlgi ister, emek ister, sevgi ister. Çocuk yetiştirir gibi ilgilenmek ister. Arkadaşlar bir süre sonra ilgilenemez oldular bahçeleriyle. Ya da şehir dışından arkadaşlarımız da kendi bahçelerinde yetişen, doğallığına güvenebilecekleri ürünlere sahip olmak istediler. İşte bu aşamada, bahçeleriyle benim ilgilenmemi ve emeğimin karşılığında bana ücret ödemeyi teklif ettiler. 
Doğallığından emindiler çünkü kendi bahçelerinden ne çıkarsa, toprak onlara ne verirse, ona sahip olacaklar. Benim birim alandan en fazla ürünü alarak kazancımı en yüksek seviyeye taşıma gibi bir derdim olmadığı için kimyasal gübre ve ilaç kullanarak doğanın dengesini bozmaya ihtiyacım yok. Bahçe sahibinin bahçesinden ne oluyorsa onu gönderiyordum ve emeğimin karşılığını da zaten alıdığım için daha fazlasına ihtiyacım olmuyordu.

Sonrasında arkadaşlardan birisi ''bahçemiz var, birde şu dünyada dikili bir ağacımız olsa fena mı olur?'' dedi. Fena mı olur, aksine şahane olur dedik ve Dikili Bir Ağacım Olsun projesini hayata geçirdik. İsteyene portakal, isteyene zeytin, isteyene nar ve isteyene incir ağacı tahsis ettik.
  
İşte benimbahceden.com, böyle bir paylaşım hikayesinin meyvesi olarak hayata adım attı. Günümüzde unutulan ve unutturulan tatları tekrar isteyenlere kavuşturmaya başladı. Ve kendimize bir söz verdik. Asla ve asla yetiştiremediğimiz yada bizim iklimimize uymayan ürünleri yetiştirmek için doğaya müdahale etmeyeceğiz. Asla ve asla, yaz ürünlerini kışın, kış ürünlerini yazın üretmeye çalışmayacağız. Asla ve asla seralarda suni yollarla üretim yapmayacağız. Ve asla ama asla yıllık ciro hedefimiz olmayacak. Tek hedef daha çok mutluluk, daha çok sağlık. www.benimbahceden.com şimdi emekliyor. Ayağa kalktığında kendi sebze meyvesini, kendi bahçesinden isteyen herkese ulaşarak, insanlarla büyük mutluluklar paylaşacak.

Sağlıkla, doğayla kalın.

12 Nisan 2015 Pazar

SORUMLU ÇİFTÇİ SORUMLU TÜKETİCİ

Tarımsal üretimde kimyasal madde kullanamdan yapılan tarıma organik tarım adını veriyoruz. Organik Tarımda amaç, toprağı zenginleştirerek, havanın kirlenmesini engellemek, doğal su kaynaklarının korunmasını sağlamak, bitkilerin hayvanların ve insanların sağlığını koruyarak en kaliteli ve en doğal tarımsal ürünleri elde etmektir.
Günümüzde bilinçsizce kullanılan kimyasal gübreler ve ilaçlar yüzünden doğanın ekolojik dengesi bozulmaktadır buna bağlı olarak toprakların verimlilikleri azalmakta, ve kimyasal gübre ve ilaçlar yüzünden yetiştirilen ürünlerin nitrat ve nitrit seviyeleri yükseldiğinden dolayı insan sağlığınıda olumsuz yönde etkilemektedir. Organik Tarım sayesinde kimysallarla bozulan ekolojik dengeyi tekrar kurmak ve topraklarımızın verimliliğini arttırarak üretimlerimizden yüksek verim sağlamak bizim elimizdedir.

8 Nisan 2015 Çarşamba

SENİN BAHÇEN

DÜNYANIN EN VERİMLİ OVALARINDAN BÜYÜK MENDERES OVASINDA BULUNAN TARLALARIMIZDAN SİZE DE 50 M2 LİK BİR BAHÇE TAHSİS EDELİM. BU BAHÇEYE MEVSİME UYGUN SİZİN İSTEĞİNİZE GÖRE SEBZE VE MEYVELER DİKELİM.
DOMATES, PATLICAN, BİBER,BAMYA,BÖRÜLCE,SOĞAN,LAHANA,KARNABAHAR,TURP,TAZESOĞAN,MARUL,KARPUZ,KABAK,FASÜLYE, YETERKİ AYDIN DA YETİŞTİREBİLECEĞİMİZ BİR ÜRÜN OLSUN. 
BÜTÜN İŞÇİLİKLERİ SİZİN İÇİN BİZ YAPALIM. İSTEDİĞİNİZ ANDA BAHÇENİZİN VE MAHSÜLLERİNİZİN KONTROLUNU İSTER İNTERNETTEN İSTER BAHÇENİZDE CANLI CANLI YAPIN. 
MAHSÜLLERİNİZ OLGUNLAŞTIĞINDA SİZİN BELİRLEDİĞİNİZ PERİYOTLARDA İSTER SİZE GÖNDERELİM. İSTERSENİZ DEĞER VERDİĞİNİZ KİŞİLERE KENDİ BAHÇENİZİN ÜRÜNLERİNİ HEDİYE EDİN. KENDİ BAHÇENİZDEN KENDİ ÜRÜNLERİNİZ.

6 Nisan 2015 Pazartesi

PEKMEZİN FAYDALARI

Pekmez yüksek şeker içeriği sebebiyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Özellikle vücudun günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum ihtiyacının büyük kısmını karşılar.

200 gram pekmez, kalori açısından bin 150 gram süte, 300 gram ekmeğe ya da 350 gram ete eşdeğer.

Özellikle üzüm pekmezinin içinde doğal olarak bulunan glikoz ve früktoz, vücutta hemen emilerek kana karışmakta ve metabolizmada enerjiye dönüşmektedir.

Vücutta kan yapımında kullanılması, enerji vermesi, iştah açması pekmezin belirgin özelliklerindendir. Gebelikte bebek gelişimi ve anne adayları için çok faydalı bir besindir. Ayrıca mide, bağırsaklar ve böbrekler üzerinde olumlu etkileri vardır. Damar sertliğini gidermekte faydalıdır ve kan dolaşımını kolaylaştırır.

Sabahları içeceğiniz iki yemek kaşığı pekmez, vücudunuz için çok değerli ve çok önemli olan 2 miligram demir, 80 miligram kalsiyum ve 58 kcsal enerji ihtiyacını karşılar.

Havalardaki ani soğuma ile birlikte soğuk algınlığına bağlı enfeksiyonların sayısı artmaktadır, Uzmanlar böyle havalarda vücudunuzun sıcaklık dengesini korumak için pekmez tüketmenizi tavsiye ediyorlar.


Üzüm sağlıklı ve lezzetli yaz meyveleri arasında her zaman başköşededir.

Üzümün içeriğinde bol miktarda Resveratrol isimli antioksidandan ve antosiyanin yapısındaki fenolik maddeler bulunması ona olağanüstü bir güç katmaktadır.